TÜRKİYE’DE KRİZ ORTAMI VE GİRİŞİMCİLERE TAVSİYELER

"Ekonomi ve girişimcilik konularında son gelişmeleri değerlendirdiğim bu yazıda, Türkiye'nin ekonomik durumu ve geleceğe dair perspektifler üzerine kritik bilgileri paylaşıyorum. Refet Gürkaynak, Şevket Pamuk ve diğer değerli iktisatçıların analizlerini inceledik ve olası bir resesyonun etkilerini tartıştık. Ayrıca, bireyler ve girişimciler için kriz dönemlerinde alınabilecek önlemleri ve fırsatları da ele aldık. Detaylar için yazıma göz atın! #Ekonomi #Girişimcilik #KrizDönemi"

Burak Kale

4/1/20154 min oku

white and black braille machine
white and black braille machine

TÜRKİYE’DE KRİZ ORTAMI VE GİRİŞİMCİLERE TAVSİYELER

Sevgili okurlar uzun süredir ekonomi – girişimcilik hakkında bir yazı yazmıyordum. Bugün katıldığım İktisat İşletme ve Finans Dergisi 30. Yıl Konferansı’na Türkiye’nin çok değerli iktisatçıları katıldı. Refet Gürkaynak, Şevket Pamuk, Korkut Boratav, Erdal Özmen, Hasan Ersel, Ebru Voyvoda, Alpay Filiztekin, Ozan Bakış gibi alanlarında oldukça iyi bu isimler 8 saat boyunca Türkiye’nin son 15 senesi ile ilgili makalelerini bizlere sundular. Daha önceden az çok kestirdiğim bilgileri, bugünküler ile karşılaştırıp sizlere sunmaya çalışacağım bu yazıda. Şu anda durumumuz nedir, ne yapılabilir ve birey ya da girişimci olarak neler yapabilirsiniz gibi başlıklara da değineceğim.

Maalesef veriler incelendiğinde ekonomimiz pek parlak gözükmüyor ve ilerisi içinde pek iyimser bir tablo çizilemiyor. 2008 yılında gerçekleşen küresel ekonomik kriz ile birlikte sendeleyen ve yeterli adımları atamayan yetkililerimiz, adımları artık titreten, bak ben kapındayım! diyen krizin sesini duymazdan geliyorlar. Erdal Özmen hocamız bunu Gabriel García Márquez’in Chronicle of a Death Foretold kitabının ismine benzetiyor. Yani ölüm belli, geliyor! Hoca pek haksız da değil. Şu anda net döviz yükümlülüğü 402 milyar dolar ( 232 milyar $ varlık, 643 miyar $ yükümlülük ). Tabi sene başında 2,20’lerde olan $/TL kurunun şu an 2,70 olması da borcu 4 ayda %22 artırdı. Bu yükümlülüklerin çoğunluğu özel sektöre ait. Hükümet bütçe açığını neredeyse kapatmıştır. Zaten krizin olasılığını kabullenmemeleri bunlardandır. Şu an özel sektörde firma varlıkları 98 milyar $ yükümlülüğü ise 281 milyar $ (finansal kesim dışında) ve bu varlıklar ile yükümlülükler çoğunlukla aynı kişilere ait değil. Lakin kriz sonrasında her özel sektör borcu kamu borcuna dönüşür, bu borç özel sektörün kamuyu ilgilendirmez demek popülist bir yaklaşımdan ibarettir. Öte yandan sebebinin bir bölümü küresel de olsa, diğer bölümünün içerideki siyasi – mali istikrarsızlığın yükselttiği bir döviz kuru var. Türkiye’nin 5 yıl vadeli CDS’leri 11 aydan beri en yüksek olan 227 baz puana yükseldi. Bu 3 gösterge ( cari açık, döviz kuru ve cds ) bize ülkenin artık öyle sessiz sakin değil de bangır bangır bir krize gittiğini ( belki de şu an girdiğini ) gösteriyor. Ersin Özince de Türkiye’de kriz var mı yok mu bir şey diyemem demekle aslında çok şey demiştir.(http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/ekonomi/259687/_insanin__Kriz_var__demeye_dili_varmiyor_.html) . Yalnız bu kriz uzun ama daha az şiddetli bir şekilde mi geçecek yoksa sert bir çöküş ( 2001 gibi ) şeklinde mi olacak onu hocalarımız kestiremiyorlar, bence 7 Haziran seçimlerinden sonra belli olacak.

Diyebilirsiniz ki, Burak biz her 5 senede bir kriz yaşıyoruz, kemer sıkarız ona buna zaman koyarız geçer. Doğru ama bu krizin diğerlerinden bir farkı var. Cari açık bu sefer çok çok çok daha yüksek. 94 krizinde 6.5 milyar dolar, 2001’de 10.5 milyar dolar ( kriz sonrası müdahale ile 1,5 milyara indi 2002de) şu an 45 milyar dolar civarlarında ( biraz daha fazla olabilir. ) Tabi 2001’de kur 1,43 iken şu an 2,7 lerde yani neredeyse 2 katı. Bu da demek oluyor ki yaklaşık olarak açık TL bazında 8’e katlanmış. Bu da bu krizi toparlamak için alınacak önlemlerin, ek vergilerin eskisine nazaran 2-3 kat artması demektir.

Peki yöneticiler ne yapabilir? Bu olası kriz aslında basit gözüken ama uzun süreli bir politika ile atlatılabilir, önüne geçilebilir. Cari açığı küçültmek için ihracat yapılmalıdır. İhraç ettiğin mallar değerli olmalıdır ki değeri olsun. Bugün panelde soru soranlardan birisi neden organik domates ihraç etmiyoruz dedi? Açıkçası 1 ton domates ihraç ettiğinde 1 iPhone alamıyorsan o ihracatın bir anlamı yok! O yüzden yazılım ya da katma değeri yüksek ürünleri ülkende ürettirip onları ihraç etmeli Türkiye. Bu ise hem eğitimle hem de bu açıktaki en büyük paya sahip olan özel sektöre teşvik ile olur.

Peki Burak sadede gel, biz ne yapalım? Krizden nasıl korunuruz derseniz, şu anda elinizdeki mevduatları tutup, dövize çevirebilirsiniz, dövizle borçlanmayın!, kiralarınız ya da eski borçlarınız varsa kuru 2,65 gibi yerlerde sabitlemeye çalışın.

Girişimcilere ve girişimini kuracaklara birkaç tavsiyem olacak. Kriz her sektörü vuracağı gibi burayı da vuracaktır. E-ticaret vs. Her kriz bir fırsatı doğurur, eğer elinizde sermaye var ise kriz anında girmek, reklam vermek sizi çok kazançlı hale getirebilir. Üreticiden malı daha ucuza alabilirsiniz. Peki kriz ortamını çevirecek sermayemiz yok, kriz var yatırımcı da bulamayacağız derseniz, pazarınızı değiştirmek çok daha mantıklı olacaktır. Ürününüzü başka ülkelerde satmaya çalışın, yüksek kur sayesinde Türkiye’de kazanacağınızdan daha çok kazanırsınız!